ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ

ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ

Taşlıcalı Yahya Efendi’nin mersiyesi terkib-i bend nazım şekliyle oluşturulmuştur ve yedi benttir. Aruzun ” Mefâilün feilâtün mefâilün feilün” kalıbıyla yazılmıştır.

I. Bend
1. Meded meded bu cihanın yıkıldı bir yanı
Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı

1. Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı. Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han’ı yakaladılar ve boğdular.

2. Tohındı mihr-i cemâli bozuldı erkânı
Vebale koydılar âl ile Al-i Osmânı

2. Onun güneş gibi parlak olan yüzü battı ve maîyeti bozuldu.  Osmanoğullarını hîle ile günaha soktular.

3. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı
Felek o canibe döndürdi şâh-ı devrânı

3. Padişahın yanında o yiğidin sözü geçtikçe onu çekiştirirlerdi. Nihayet devir padişahını felek, onların yönlendirmek istedikleri tarafa döndürdü.

4. Yalancının kurı bühtanı bugz-ı pinhânı
Akıtdı yaşumızı yakdı nâr-ı hicrânı

4. Yalancının kuru iftirası ve gizli düşmanlığı gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı.

5. Cinayet etmedi cânî gibi anun cânı
Boguldı seyl-i belâya tagıldı erkânı

5. Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken, Belâ seline düşüp boğuldu. Bütün yanında bulunan yakınları darmadağın oldu.

6. N’olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm
Yazuklar ana reva görmedi bu rayı gözüm

6. Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı. Doğrusu ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete uygun görmedim.

II. Bend
1. Tonandı ağlar ile nurdan menâra dönüp
Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp

1. Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü.

Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu.

2. Göründi halka dıraht-ı şükûfezâra dönüp
Otag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp

2. Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi göründü, Otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu.

3. Tururdı şâh-ı cihan hiddet ile nâra dönüp
Yürürdi kulları yanında lâle-zara dönüp

3. Cihan padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü, Yanında yürüyen adanılan da bir lâle tarlasını andırıyordu.

4. Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp
El öpmeğe yüridi mihr-i bî-karâra dönüp

4. Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, ak hisara dönmüştü. Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir hale gelmiş ve el öpmek için otağa doğru yürümüştü

5. Tolmadı gelmedi çünkim o mâh-pâre dönüp
Görenler ağladılar ebr-i nev-bahâra dönüp

5. Ay parçası gibi şehzade battı, babasının otağından dönüp gelmedi.

Sonra onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağlasınlar.

6. Bir ejdehâ-yı dü-serdür bu hayme-i dünyâ
Dehânına düşen olur hemîşe nâ-peydâ

6. Bu dünya çadırı, dâima ağzına düşenin görünmez olduğu iki başlı bir ejderhadır.

III. Bend
1. O bedr-i kâmil ol âşinâ-yı bahr-i ulum
Fenaya vardı telef etdi anı tâli’-i şûm

1. Ayın ondördü gibi bilgili ve ilim denizinin tanışı olan o şehzade yok olup gitti. Uğursuz talih zavallıyı telef etti.

2. Dögündi kaldı hemân dâg-i hasret ile nücûm
Göyündi şâm-ı firakında doldı yâş ile Rûm

2. Gök yüzünde birer yara gibi görünen yıldızlar şehzadenin, hasretiyle dövündü kaldı.

Osmanlı ülkesi onun ayrılığı akşamında hasretle yandı tutuştu, gözleri yaşlarla doldu.

3. Kara geyürdi Karamana gussa etdi hücum

O mâhı ince hayâl ile etdiler ma’dûm

3. Hüzün ve keder hücumu Konya halkına karalar giydirdi. O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, ustaca entrikalarla yok ettiler.

4. Tolandı gerdenine hâle gibi mâr-ı semûm

Kazâ-yı Hak ne ise razı oldı ol merhum

4. Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi şehzadenin boynuna hale gibi kuşandı.

Rahmetli kaderi ne ise ona boyun eğdi.

5. Hatâsı gayr-ı muayyen günâhı nâ-ma’lûm
Zihî şehîd ü saîd ü zihî şeh-i mazlum

5. Hatası görülmemiş ve günahı bilinmemişken öldürülen şehzâde, Ne mübarek ve manen ne mutlu bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!

6. Yıkıldı yer yüzine aslına rücû etdi
Saadet ile hemân kurb-ı hazrete gitdi

6. Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan toprağa döndü. Şehîdlik mutluluğuyla İlâhî makam civarına gitti.

IV

1Getürdi arkasını yire Zâl-i devr ü zemân

Vücûdına sitem-i Rüstem ile irdi ziyân.

Zamanın Zal’i [şehzadenin] arkasını yere getirdi, vücuduna Rüstem’in zulmü ile zarar geldi.

2Döküldi gözyaşı yılduzları çoğaldı figân

Dem-i memâtı kıyâmet güninden oldı nişân.

Gözyaşı yıldızları döküldü, feryat çoğaldı; onun ölüm saati kıyamet gününü andırdı.

3Girîv ü nâle vü zâr ile toldı kevn ü mekân

Akar su gibi müdâm aglamakda pîr ü cüvân

Kâinat feryat, figan ve inilti ile doldu. Genç, ihtiyar [herkes] akar su gibi durmadan ağlamakta.

4Vücûd iline akın saldı akdı eşk-i revân

Eyâ serîr-i seâdetde pâdişâh-ı cihân.

Ey saadet tahtında [oturup duran] cihan padişahı! Dökülen gözyaşları vücut ülkesine akın salıp aktılar.

5O cân-ı âdemiyân oldı hâk ile yeksân

Diri kala ne revâdur fesâd iden şeytân.

O insanların canı [gibi sevdiği şehzade] toprak ile bir oldu.Fitne çıkaran şeytanın diri kalması reva mıdır?
6Nesîm-i subh gibi yirde koma âhumuzı

Hakâret eylediler nesl-i pâdişâhumuzı.

Padişahımızın soyunu tahkir ettiler. Âhımızı sabah rüzgârı gibi yerde bırakma.

V

1Bir iki egri fesâd ehli nitekim şemşîr

Bir iki nâme-i tezvîri kıldı katline tîr.

Kılıç gibi eğri birkaç fesatçı, birkaç sahte mektubu [şehzadeyi] öldürmeye ok gibi kullandılar.

2Gelür ezelde mukadder olan kalîl ü kesîr

Hezâr kayserün oldı leyâl-i ömri kasîr

Ezelde az veya çok olarak takdir edilen [her şey başa] gelir. Binlerce kayserin ömür geceleri kısa oldu.

3Eceldür âdeme derbend-i teng ü târ-ı asîr

Zarûrîdür bu iki ugrar ana cüvân ile pîr.

Ölüm insan için dar ve karanlık olan zorlu bir geçittir.Genç ve ihtiyar [herkesin] ona uğraması kaçınılmazdır.

4Yirini zîr-i zemîn eyledi o mihr-i münîr

Yirini gitdi cihândan nite ki merd-i fakîr.

O parlak güneş yer altına yerleşti.Dünyadan fakir bir kimse gibi yerinerek gitti.

5Bu vâkıa olumaz halka kâbil-i tabîr

Ki  Erdişîr-i velâyetde ola âdet-i şîr.

Bu rüyanın halka yorumlanması mümkün olamaz.Velayetin Erdişîr’inde arslan âdeti bulursun.

6Bunun gibi işi kim gördi kim işitdi aceb

Ki oglına kıya bir server-i Ömer-meşreb.

Acaba böyle bir işi kim görmüş, kim işitmiştir?  Ömer tabiatlı bir hükümdar oğluna kıysın.

 

VI

1Ferîd-i âlem idi âlim idi alem idi

Muhammed ümmetine mevti mevt-i âlem idi.

Âlemde biricik idi, âlim idi [hatta] çok âlim idi.Onun ölümü Muhammet ümmetine âlemin ölümü gibi oldu.

2Ziyâde mâtem idi haylî emr-i muzam idi

Salâh ü zühdî kavî itikâdı muhkem idi.

[Şehzadenin ölümü] büyük bir yas, pek büyük bir hadiseydi. Onun iyiliği, zühdü ve takvası kuvvetli, inancı sağlamdı.

3Meşâyih ile musâhib ricâle hemdem idi

Kerâmetiyle kerîmü’l-hisâl âdem idi.

Şeyhlerle sohbet eder, rical ile bir arada olurdu. Kerem ve ihsanıyla yüce hasletlere sahip bir kimseydi.

4Nücûm gibi cihândîde vü mükerrem idi

Vücûdı muhteşem ü şevketi muazzam idi.

Yıldızlar gibi dünya görmüş ve hürmet edilen idi. Vücudu ihtişamlı ve heybeti azametliydi.

5Tevâzu ile selâmında hôd müsellem idi

Aceb o bedr-i temâmun ne âdeti kem idi

Onun tevazu ile selam alıp verişi de [herkesçe] bilinirdi. Acaba o tam dolunay [gibi olgun zat] ın ne huyu kusurluydu?

6Hayflar oldı ana iftirâ ile gitdi

Huzûr-ı Hakk’a duâ vü senâ ile gitdi

Ona çok yazık oldu, iftira ile gitti. Allah’ın huzuruna dua ve övgülerle gitti.

 

VII

1Sipihrün âyenesinde göründi rûy-i fenâ

Kodı bu kesret-i dünyâyı kıldı azm-i bekâ

Feleğin aynasında yokluğun yüzü göründü;[bunun üzerine şehzade] bu çokluk alemini bırakarak sonsuzluk âlemine yöneldi.

2Garîbler gibi gitdi o yollara tenhâ

Çekildi âlem-i bâlâya hemçü mürg-i Hümâ.

Kimsesizler gibi o yollara yalnız başına gitti. Hüma kuşu gibi yüce âleme çekildi.

3Hakîkaten sebeb-i rifat oldı düşmen ana

Nasîbi olmasa ta’n mı bu cîfe-i dünyâ.

Gerçekte düşman onun yücelmesini sağladı. Bu dünya leşi onun kısmeti olmasa buna şaşılır mı?

4Hayât-ı bâkîye irişdi rûhı ey Yahyâ

Şefîkı rûh-ı Muhammed refîkı zât-ı Hüdâ.

Ey Yahya! [Şehzadenin] ruhu sonsuz hayata kavuştu. Şefkatçisi Muhammet’in ruhu, yoldaşı ise Allah’ın zatı[dır].

5Enîsi gâyib erenler celîsi ehl-i safâ

Ziyâde ide yaşum gibi rahmetin Mevlâ

Dostu gayb erenleri, oturup kalktığı kimseler safa ehli[dir]. Allah rahmetini yaşım gibi çok eylesin.
6İlâhî cennet-i Firdevs ana durag olsun

Nizâm-ı âlem olan pâdişâh sag olsun.

Allah’ım! Firdevs cenneti ona mesken olsun. Âleme nizam veren padişah sağ olsun.

 

Taşlıcalı Yahya (1489-1582)

 

 

EBCED MATİK İNDİREbced

Bu yazı Ebced, KARİKATÜR, Makalelerim, Moleküler Edebiyat, Şiirlerim kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.